20 Mart 2017 Pazartesi

Bu İşler Temelsiz Olmaz!

2002 yılında Doç. Dr. Gürcan BÜYÜKSALİH hocam ile yükseklisans tezime çalışmaya başladığımda bana demişti ki "Sen geometrik düzeltme çalışacaksın." Başladık biz de çalışmaya. Okudukça gördüm ki işin özü taaa görüntüleme sistemlerinin yapısını bilmeye kadar dayanıyor. 4 yıllık deneyim ile 2006 yılında Uzaktan Algılamada Görüntüleme Sistemleri adında bir seminer bile sunmuşum. Şimdi bu konuyu hem lisans derslerinde hem de yüksek lisansta özel birer ders olarak vermekteyiz. Elbette 2006 yılındaki içerikten çok çok çok daha gelişmiş olarak. Bu nedenle http://geomatik.beun.edu.tr/topan adresindeki akademik sayfam, Prof. Ian Dowman'nın "There’s a danger that people, institutions and organizations are using data without understanding how they were acquired, or explaining wrongly… …And I tend to think that, at least from a UK perspective, more young people are going to university, but not choosing the difficult studies involving mathematics and science." cümleleri ile başlar. Birleşik Krallık gibi bir ülkede bile gençler matematik ve bilim (burada bilimsel temeli anlamak ve geliştirmeyi kastediyor anladığım kadarıyla) içeren zor konuları tercih etmiyorlar ve günümüzde kurumlar, nasıl elde edildiğini bilmeden daha fazla miktarda veri kullanıyorlar. Uzmanlık alanım görüntüden konum bilgisi elde etme olduğundan gözlemlerime dayanarak diyebilirim ki bu konuda yani görüntülerin nasıl elde edildiği konusunda genel olarak bilgi eksikliği var.

Bu bizi nereye götürüyor? Elimizdeki verinin yapısını, kalitesini, kısıtlarını ve olanaklarını bilmiyoruz. Çünkü nasıl elde edildiği umrumuzda değil. Veri mi, veri, görüntü mü görüntü! O kadar! Sonra bunu değerlendiriyoruz ki değerlendirmenin neye göre yapıldığından da bihaberiz. Hangi işlem nasıl yapılıyor, arkadaki temel nedir, farklı bir yöntem kullansam nasıl bir sonuca ulaşırım, ya da işlem sırasında bir sorun oluştu, sorun veriden mi kaynaklı, yöntemden mi kaynaklı bilmiyoruz. Sonra ürün çıkıyor ortaya, neye ne kadar hizmet eder, doğruluğu nedir, onu da bilmiyoruz. Bu farkındalık artsın diye yapmadık mı Konumsal Bilişim Günleri'nin ilkini?!

Beni en çok üzen noktalardan birisi, kullanılan yazılımlara duyulan hayranlık. Sanırsınız gökten inmiş. O da sizin bizim gibi insanlar tarafından yazılmış. Ama adam oturmuş yazılım nasıl yazılır, onu öğrenmiş. Sonra yine tek başına ya da konuyu bilen birisi ile oturup yazılımını yazmış. Ama eğer temeli bilmezseniz, yani taklit ederseniz bu iş olmaz. Oturcen, öğrencen. Sonra da sana satmış. Sen de yıllık bilmem kaç TL ($, € veya CHF) ödeyip lisans almışsın. Tamam, her iş için yazılım yazamazsın, gereksizdir bu. Ama bari arkasındaki temeli öğrenmeye çalışın. Bir hata ile karşılaşınca, sorunu nasıl çözebileceğinizi öngörün.

Ian Dowman'ın da dediği gibi, matematikten ve bilimsel düşünceden kaçtığınız sürece bu işin zararı yine size dokunur. Kendim ettim kendim buldum durumu yani.

Benden (yine) söylemesi...

Sağlıcakla kalın.